STAJYER ÖĞRETMEN

MEB'in bu yıl uygulamaya geçtiği "Stajyer Öğretmenlik" hakkında gerçekleri Hasan ÖNDER bir kurgu üzerinden anlatıyor. İşte o yazı;

STAJYER ÖĞRETMEN
26 Haziran 2016 - 18:27 - Güncelleme: 26 Haziran 2016 - 18:38

Stajyer, kelime anlamı herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemidir. Öğretmen, mesleği bilgi öğretmek olan kimsedir. Peki ya stajyer öğretmen bunun tanımı yok; ama kılıfı var. Bakın nasıl olunur stajyer öğretmen:

Aslı, 7 yaşında ilkokula başladı. Hayali çok sevdiği öğretmeni gibi olmaktı. Mesleğini o yıllarda seçti. Öğretmen olmak. Yıllar geçti. Bin bir zorlukla öğretmen oldu Aslı. Eh, öyle zengin bir ailede olsa memurluk öğretmenlik pek düşünmezdi. Bunca zahmete katlanmazdı. OKS’ye gir Öğretmen lisesini kazan, ÖSS’ye gir Eğitim Fakültesini kazan. 4 yıl üniversitede oku. Bütün derslerden başarıyla geç. KPSS gibi üç dört adımlı sınavları kazan. Filan… Zengin aile çocuklarının yapacağı iş değil. Ancak kendisini devletine adamış gözü kara vatan sevdalılarının işi bu.

 

***

Geçti bütün adımları Aslı. KPSS, ÖSS filan tanımadı, hepsini kazandı. Atama gününü heyecanla bekledi. Atanacağından emindi de nereye atanacağını bilmiyordu işte. Atama günü geldi. Al bayrağın dalgalandığı her yere gitmeye hazırdı. Çoğu kimse bilmez bu duyguyu. Polisin giremediği sokaklara mahallelere öğretmenler girer. Hem de hiç güvencesi olmadan. Korkusuzluk vatana sevdalılık böyle bir şeydir.

 

***

 

18 ay askerliğine tahammül edemediğiniz o doğunun güneydoğunun her yerinde öğretmenler yıllarca hizmet verir. Yani herkes bilmez öyle bu vatan sınırları içinde bayrağın dalgalandığı her yere gitmeyi…

Aslı biliyordu. Eh cahil de değil. Okul okumuş mektep bitirmiş. Sivillerin bile kaçtığı okulların kapatıldığı bir dönemde her yeri istemek cesaret işi. Sonuçlar için bilgisayar başına geçti. Bütün heyecanıyla açtı sayfasını Mardin Midyat. Gülümsemesinde en ufak bir eksilme olmadı. Aksine daha çok sevindi. Mutluluğunu ailesiyle paylaştı. Gitme dedi ailesi. Herkesin kaçtığı bir yere sen ne diye gideceksin. Katılmadı bu düşünceye. Gidecekti.

 

***

Gidecekti gitmesine de o kadar okul mektep bitir dünyanın sınavını kazan yine yaranama Milli Eğitime... Bir de stajyerlik işini çıkardılar. Eğer başaramazsan bu dönemi her şey bitecek yeniden başlayacaksın dönemi…

Aslı başladı okula stajyer öğretmen olarak. Beklemiyordu böyle bir unvanı. Öyle ya öğretmen olmak istemişti. Ama şimdi yarım gibiydi. Garip geldi tabi yapılanlar. Şu filmi izle stajyer, şu kitabı oku stajyer, boş ders var gir stajyer, nöbet tut, bahçeyi kontrol et, şu fotokopileri çek, bunun özetini çıkar, şuralar gezilecek gez, rapor tut…..

 

***

Kimin ne yaptığının belli olmadığı ahmakça iş yığınlarının içinde buldu kendini. Hadi bunlar bir yere kadar yapılırdı da. Bir de Malum-Sen olayı çıktı karşısına. Bütün bunları yapıyorsun iyisin hoşsun; ama bizim malum-Sen’e üye olmazsan stajyerliğin kalkmaz diyen idarecisine söyleyecek bir söz bulamıyordu.

 

***

Aldı bir düşünce Aslı’yı ya stajyerliği kalkmazsa onca emek çaba… Yapılan bu uygulama doğru gelmedi ona. Adaleti, hakkı, doğruluğu öğreteceği öğrencilerine yandaş olarak gitmek, birilerine yaranmak için karakterinden vaz geçmek doğru gelmedi. Malum-Sen’e üye olmadı. Olmayacağını da söyledi. Bakışlar değişti bu sefer. Yumuşak sözler yerini sert ifadelere bıraktı. Bir eziyettir başladı. Gücü ancak yeni atanan bir öğretmene yetecek kadar ahlaksız onu korkutacağını sanacak kadar onursuz olan malum-senli yöneticiler ziyaret bahanesiyle müdür odasına çağırıp bilgileri doldurulmuş sendika formunu önüne bıraktılar. “Senin zorda kalmanı istemeyiz.” diye tehdit de ederek. Bu acziyeti gösterdiler ona karşı. Yanındaki diğer stajyerler üye oldu ama o kaldı. Üye olmak istemedi yine. Odadan başı dik çıkan tek kişiydi.

Şimdi bekliyor Aslı stajyerliği kalkmazsa kalkmaz; ama insanlık onuru öğretmenlik aşkı yerinde kalır. En azından bunu biliyor. Ve bunun haklı mutluluğunu yaşıyor.

***

Gururumuzdur Aslı öğretmenler. Onlar oldukça bu meslek şeref kazanacak güç kazanacak. O her zaman öğretmen olarak kalacak. Onurlu bir işin şerefli bir mensubu olarak yaşayacak. Ama ona zulmeden karaktersizler yarın ters bir rüzgârda savrulduklarında insanların yüzüne bakacak halleri kalmayacak. Onlar hep şerefsiz, onursuz, kul hakkı yiyenler olarak anılacak.

HASAN ÖNDER

TÜRK EĞİTİM SEN

BALIKESİR/GÖNEN

İLÇE YÖNETİM KURULU ÜYESİ

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum